Ortadogu’nun gay baskenti olarak da bilinen bu renkli sehir Kudus‘un sizi icine ceken manevi havasindan alip eglence hayatina sokuyor. Ayni ulkede bu kadar farkli iki buyuk sehrin olmasi daha once pek rastlamadigim bir durumdu. Ulkenin sanki iki kalbi var. Ruhani ve dunyevi. Eve dondugumde, her gittigim sehirde yaptigim gibi, hangisinde daha cok yasamak isterdim karar verememistim. Iki sehir arasi Sherut (dolmus) ile 40 dakika suruyor. O yuzden birinde yasayip haftasonu digerine gitmek en mantikli sey olurdu. |
Sehirde gezip, “Dur simdi kendimi bir denize atayim” demek inanilmaz bir luks. Kisa da olsa ben de bu luksten bayagi faydalandim. |
Sahilden, otellerin oldugu yerden bir goruntu. Biz oradayken Gay Parade vardi. Sahil ozellikle cok renkli ve guzeldi. |
Sanatin her yerde olmasi baska bir luks. |
Neve Tzedek |
Sanirim Tel Aviv’de yapilacak en guzel sey gunesi batirmak ve sahilde yurumek. Dalgakiranlarin yarattigi etki zaman zaman degisik manzaralara sebep oluyor. |
Ucuz ama guzel vakit gecsin uzerine de doyayim diye dusununce bira humus ekmek alip sahile oturuluyor. Gunes de itina ile batiriliyor. |
Tel Aviv mimarisi gercekten cok cok guzel. Her biri birbirinden farkli binalar var. Pencereleri egik olan bu bina ve sokak goruntusunun uzerine yansimasi beni bayagi etkilemisti. |
Gece, sahil |
Jaffa’daki bit pazari inanilmaz renkli. Antika seven insanlar icin ozellikle. |
Neve Tzedek‘deki Suzanna bahcesi ve balkabakli yemekleri ile kalbimi caldi. Harita |
Suzanna, bahce |